4 Haziran 2017

Yöneticinin Yönetimi

İş hayatında, yürüttüğüm mülakatlarda ve görüşmelerimde; başarılı ve yüksek performanslı çalışanların, aslında yöneticilerini yönetebilen çalışanlar olduklarını gözlemledim. Özellikle de büyük yapılı ve hissedilen bir hiyerarşinin olduğu firmalarda.

Hayat yeterince zor, iş hayatı oldukça stresli. Yönetici için ise iş zaten çok çetrefilli. Farklı görevler ve başkalarının da sorumluluklarını içeriyor. Bu noktada yönetilenler / astlar / amire bağlı olan çalışanlar adım atarlarsa işler kolaylaşabilir. İş birliği artabilir. Yöneticisini yanına alan, onu bir kolaylaştırıcı, bir partner olarak gören çalışan ile, yöneticisi ile sürekli çatışan çalışanın verimliliği farklı olacaktır.

Yoğun rekabet, iç çatışmalar, ego savaşları ve diplomasinin olduğu iş yerlerinde bunu başarmak kolay görünmüyor. Özellikle de bir yandan “Y jenerasyonu”na alışmaya, bir yandan da “Z jenerasyonu”nu anlamaya çalışan, gergin yöneticilerden oluşan bir iş ortamında daha da zor. Ama, imkansız değil!
Dinlediğim yaşanmış başarı hikayeleri, gözlemlerim ve okuduklarımdan derlediğim yöneticiyi yönetme, kendini geliştirme ve aynı zamanda da yöneticilik için adım atma yolları:

  1. Öncelikle yöneticinizi “amir” yerine “partner” olarak görün. O, sizin işlerinizi kolaylaştıracak, sizi yönlendirecek, sizin veriminizi ve başarınızı artırabilecek ortağınız. Hesap verilen, talebi karşılanan kişi olarak değil, iş ortağınız olarak görün.
  2. Onu anlamaya çalışın. Talep ettiği işleri anlamaya çalışın. Onu dinleyin ve soru sorun. Teyit edin. Yanlış anlayıp, talep edilenden farklı bir iş çıkarmak ve ona mesai harcamak yerine, işin en başından ne talep edildiyse onu teyit edin. Ve söz uçar, yazı kalır; dolayısıyla teyitlerinizi yazılı olarak iletin.
  3. Hedefler konusunda birlikte netleşin. Önceliklerinizi birlikte belirleyin, yararlanabileceğiniz kaynakları yöneticinize sormaktan çekinmeyin.
  4. Yöneticiniz öfkeli ve stresliyken yanına gitmeyin. Zor bir toplantıdan çıktıktan sonra da hemen soru yöneltmeyin. Böyle anlarda yanına giderseniz, sizi stresli ve öfkeli anları ile ilişkilendirebilir. Onun bu stresli anılarında iz bırakmış olursunuz. Biraz zaman geçsin, bekleyin.
  5. Geribildirim hatta ileribildirim (feedforward) isteyin ve verin. İletişim modelinin temeli geribildirim. “Nasıl değerlendiriyorsun? Daha verimli yapabilmem için ne önerirsin?” gibi olumlu ve açık uçlu sorular sorulabilir. “Sunumum kötüydü değil mi?” gibi olumsuz ve kapalı uçlu sorulardan kaçının.
  6. İşinizi sıkı takip edin ve işleriniz ile ilgili kendisini sık sık bilgilendirin. Değerli olan; yöneticiniz sormadan, talep etmeden sunmak. Yaptığınız işleri, deadline’ı yaklaşan işleri veya devam eden süreçler ile ilgili onun sormasını beklemeyin, o sormadan “bu projede / işte şuan şu noktadayız, şunu planlıyoruz, olası engeller şunlar..”gibi önceden bilgilendirme yapmak inanın çok değerli. Haftayı sonlandırmadan önce takibinizde olan işler ile ilgili kısa bir bilgilendirme maili iletebilirsiniz.
  7. Yöneticiniz, sizin nasıl motive olduğunuzu, nasıl yüksek performans sağlayabileceğinizi anlamaya çalışıyordur. Siz de onunkileri anlamaya çalışın. Artık o sizin partneriniz, ortağınız dolayısıyla bu işler de karşılıklı olmalı. Onun güçlü yanları neler? Ona destek olabileceğiniz konular neler olabilir? Güçlü yanları ile ilgili ondan bir şeyler öğrenmeye istekli olduğunuzu gösterin. Örneğin, ikna konusunda yöneticinizin güçlü olduğunu düşünüyor olabilirsiniz. “Bu konuda nasıl bir ikna yönetimi kullandın? Bu görüşmeye ben de dahil olabilir miyim, ikna konusunda sizi gözlemlemeyi çok istiyorum. Bu telefon görüşmenizde ben de dinleyici olabilir miyim, nasıl bir diyalog içinde oluyorsunuz, merak ediyorum.” gibi..
  8. Ve destek gerektiği zaman çekinmeden kendisinden mutlaka destek isteyin, teşekkür edin.
  9. Kendinize ve yöneticinize karşı samimi olun.



1 yorum:

  1. Uzun zaman önce "Yöneticinizi Siz Yönetin" adlı bir kitap okumuştum. Paylaşımınızdan anladığım kadarıyla demokratik ve vizyoner yönetim anlayışına sahip yöneticilerde daha etkili olacaktır.

    YanıtlaSil

Tükenmiş Olabilirsiniz!

Tükenmişlik Sendromu   (Burnout Syndrome) Hepimizin hayatına Meryem Uzerli’nin ‘’Tükendim, bıktım, yapamıyorum..’’ feryadıyla giren bi...