Çalıştığım eski bir şirkette ekibim departmanda akşamları sürekli mesai yapan 2 ekipten biriydi. Normal saatte yani 18.00'de ofisten çıkarsak “Ooo, erkencisin!” deniyordu, gülüşüyorduk. Bir aralar hatta
yöneticim çok çalışmadığımı, çünkü
mesaiye pek kalmadığımı gözlemlediğini söylemişti. Performansın fazla mesaiye göre
ölçümlendiği bir yer değildi, fakat maalesef ülkemizde genel algı bu yönde.
Aramızda sürekli
konuşurduk biz neden bu kadar fazla mesai yapıyoruz diye. Benzer şeyi farklı firmalardaki arkadaşlarımdan da duyardım, duymaya da devam ediyorum. Birçok nedeni
olabilir tabii.. Çalışan – iş uyumu (person-job fit), gün içerisindeki verimsiz
toplantılar, ekipteki verimsiz iş dağılımı, az kişi ile çok iş, SMART olmayan
hedefler, yönetici yetersizliği... Daha da artırılabilir.
Özellikle de iş hayatının
ilk 5 yılında çok yaşanan “fazla mesai” durumu aslında zaman yönetimi konusunda
başarısızlığın göstergelerinden biri. Bu hem çalışanın, hem yöneticinin, hem de
ekibin başarısızlığıdır. Araştırmalara göre, sürekli fazla mesainin, uzun süre
çalışmanın sonuçlarını aşağıdaki gibi özetleyebiliriz:
- depresyon riski
- sağlık problemleri (hem zihinsel, hem fiziksel)
- sözcük dağarcığının daralması
- akıl yürütme konusunda sıkıntılar
- ve tabii ki performansın düşmesi…
- Uzun süre çalışanlar, daha az uyku uyduklarını söylüyorlar. Bu sürekli olduğunda, sağlık ve davranış problemleri ile karşılaşmak kaçınılmaz oluyor.
- Yapılan bir araştırmaya göre, haftada 55 saat çalışanların, 40 saat çalışanlara göre daha zayıf muhakeme yeteneği (akıl yürütme de diyebiliriz, reasoning) ve sözcük dağarcığı olduğu görülmekte.
Süre kısıtlı, dikkati
sürdürme süremiz de kısıtlı, enerjimiz de sonsuz değil. Ancak bir yandan da
beklenenin üzerinde performans göstermek istiyoruz. Zaman Yönetimi eğitimine
gideriz genellikle. Ama aslında öğrenmemiz gereken konu, zamanı yönetmek değil –
çünkü yönetemiyoruz - enerjimizi yönetmek… "Nasıl?" sorusuna herkesin farklı bir yanıtı veya önerisi olabilir. Benim yanıtlarım aşağıdaki gibi.
- Acil - önemli ayrımını yapmak
- İşleri gruplandırarak yapmak
- “Hayır” demeyi öğrenmek
- Kısa aralar vermek, ofiste hareketi artırmak (ara verdiğimizde ofiste kısa bir tur atmak)
- Gerekli değilse, verimli olacağına inanılmıyor ise toplantı düzenlememek veya toplantılara katılmamak (delege etmek veya toplantı sonrası toplantı tutanağını okumak bir yöntem olabilir)
- Deadlineları kendine ve ekibe hatırlatmak
- Delege etmek
Sizin önerileriniz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder